Kaçak ve Çarpik Yapilar Sonucu Gelen Felaketler ''Kader'' Degil iszirvesi.com, 7/16/2012 -- Artyol Mühendislik Yönetim Kurulu Baskani Sinan Türkkan, Samsun’da yasanan ve 9 kisinin hayatina mal olan sel felaketini degerlendirdi.
Sel felaketi ile bazi gerçeklerin de ortaya çiktigini söyleyen Sinan Türkkan, “Bugüne kadar hep 'deprem can alir' deniliyordu. Bu olay kötü ve plansiz yapilan her yapinin can alabilecegini gösterdi” dedi.
Türkkan, konuyla ilgili olarak yetkililerin mutlaka bilgi vermesi gerektigini söylerken, günümüzün insaat teknolojisiyle denizin ortasinda, çölde, hatta bataklikta bile saglam bina yapmanin mümkün oldugunu açikladi.
Samsun’da yasanan sel felaketinin ardindan kamuoyu olasi kusurlari tartisadursun, ayni zamanda insaat mühendisi olan Artyol Mühendislik Yönetim Kurulu Baskani Sinan Türkkan, konuyu enine boyuna degerlendiren bir açiklama yapti.
Genelde insanlarin seçtikleri alanlari öncelikle kaçak olarak insa etmeye basladigini söyleyen Türkkan, hatta bu kaçak yapilarin camisi, okulunun bile yapildigini; seçim döneminde de belediyenin elektrigini, suyunu bagladigini hatirlatti. Kaçak yapilarin yollarinin bile asfaltlandigina deginen Türkkan, “Ancak hala imari yoktur. Yollari ise hiçbir standarda uymaz. Dere yataginda ise hiç önlem alinmaz. Iste bu bölgeye her yagmur yagdiginda sel gelir, su basar ve insanlar da bu benim kaderim der, yasar. Yetkililer de sular çekilir çekilmez ayaklarinda sari çizmelerle bölgeye gelir, yaralari saracaklarindan bahsederler, giderler ve bu durum tekrarlanir gider. Bölge yapilanmistir, binlerce insan yasar, yiksan yikilmaz, yapsan güç yetmez. Bu bölgelere genelde çarpik yapilasmanin sonucu denir, beklenir” diye konustu.
Insaat Teknolojisi Dogru Kullanilirsa Denizin Ortasinda Bile Bina Yapilir
Benzer durumdan örnek veren Türkkan “Istanbul’da Ayamama Deresi’nde yasananlar nedeniyle yüzlerce ev ve isyeri sular altinda kaldi. Pek çok vatandasimiz hayatini kaybetti. Birçok araba sulara gömüldü. Kabahatli çarpik ve kaçak yerlesim, dendi. Dogruydu da. Insanlar devletin izin verdigi her yerde, dere yataginda bile binasini yapabilir. Çogu zaman da ya depremde yikilir, ya da sel alir; ölmezse ortada kalir. Samsun’daki olayin ise, basindan takip ettigimiz kadariyla böyle gelismemis olmasi gerekiyor. Çünkü bölgeyi devlet belirlemis. Türkiye’nin en büyük konut kurumuna devretmis. Belediye ile kurum gerekli çalismalari yaparak bölgeyi imara açmis (enazindan böyle yapmis olmasi lazim) Böyle bir çalisma yaptigi halde bu duruma düsebiliyorsa, yetkili kurumlar hemen elemanlarini gözden geçirmelidir. Isini düzgün yapanlari acilen göreve getirmelidir. Ya da bu felaketin neden yasandigini kimseye kizmadan, sinirlenmeden teknik dille anlatmak zorunda hissetmelidir kendini. Su unutulmamalidir ki günümüz insaat teknolojisi ile yerkabugunun her yerinde yapilasmak mümkün. (Denizin ortasinda, çölde, bataklikta) Bölgeye uygun yapi sistemi, temel ve malzeme seçimi yapmanin sart oldugunu unutmamak gerekir” seklinde konustu.
Imar Için Gerekli Çalismalar Yapilmadan Uygulamaya Geçilmez
Bir bölgenin imara açilmasi için yapilmasi gereken çalismalar oldugunu ifade eden Türkkan “Böyle bir yeni yapilasma için öncelikle bölgenin topografik haritalari çikarilir. Tepe neresi, ova neresi, dere neresi tüm arazi kotlari elinizin altinda olur. Bu planlar sayesinde nereyi su basar, nerede heyelan olur görme imkâni bulursunuz. Daha sonra sehir plancilari ve mimarlar, imar çalismalarina baslar. Bu çalismalar esnasinda jeoloji ve jeofizik etütler yapilarak bölgenin zemin tasima kapasitesi ve depremselligi belirlenir. Bu raporlar dikkate alinarak kat adetleri ve bina yogunluklari planlanir. Bölgede göl, dere, nehir varsa önlemini alirsiniz. Derelerin 100 yillik debilerini, yeralti ve yerüstü su hareketlerini hidroloji bölümlerinden mühendislerle birlikte çalisarak bulursunuz. Bölgede yasanmis sel felaketlerinin dökümünü bulmak zor degildir. Bu çalismalar tamamlandiktan sonra mimari projeler statik projeler hazirlanarak uygulamaya geçilir” diye konustu.
Düsük Gelirli Olan Vatandaslarimiz da Insanca Yasamayi Hak Ediyor
“Devletin imarini kendi hazirladigi, kendine ait arazisinde neden insanlari bodrum katta yasamaya mecbur edenleri anlamiyorum” diye konusan Türkkan sözlerini söyle sürdürdü: “Hiç kullanilmayan bodrum katlari, kapici dairesi yapilir. Bu dairelerin çoguna günes girmez. Birçogunda pencere bile yoktur. Bu dairelerde garip ve çileli hayatlar yasanir gider, nedense kimse de görmez. Binada oturanlar bile bir kere olsun inip bakmaz. Belediyeleri ise hiç ilgilendirmez. Ancak hedefi zaten düsük gelirliyi, belli standartta ev sahibi yapmak olan kurumun bunu yapmasi anlasilir degil. Kapici dairelerine neden zemin katta bir bölüm ayrilmaz, hem günes görsün hem insanca yasasinlar. Emsal disinda tutularak arsa sahibini de korumak mümkün.” |
